Şiddetten uzak, doğaya yakın bir sevgi yolculuğuna çıkmaya hazır mısınız? Yitirilmiş güzelliklerle yeniden tanışmaya… Günlük kargaşanın içinde kaybolurken, bazen gerilerde bırakmışız gibi hissetsek de, gerçekten ihtiyaç duyduğumuz ve aslında çok yakınımızda olan şeyleri, anlamını unuttuğumuz kavramları anımsamaya ne dersiniz?

Kapalı mekânlarda mahkûm kalan, VCD, DVD, PSP, SMS kısaltmalarıyla kuşatılmış bir dünyada yaşayan çocuklarımızı doğa ile yeniden tanıştırmak, onlara incelikli bir hayatı sevdirmek güzel olmaz mı? Yanıtınız evetse hemen düş kurmaya başlayın…

Şiirsel Taş’ın Hayykitap’tan çıkan “Düşkurdu Bir Düş Kurdu” adlı kitabı okuyucuyu masum bir düş dünyasına davet ediyor. En çok ihtiyacımız olan şeyleri; sevgiyi, saygıyı, dayanışmayı, ailece sevinmeyi, ailece üzülmeyi, iyilik yapmayı ve sevdiklerimizi mutlu etmeyi bir annenin samimi kaleminden aktarıyor.

Bilgisayar oyunları, TV’de şiddet içeren diziler, eli silahlı yaratıkların kol gezdiği çizgi filmler ve internet çılgınlığı çocuklarımızın hayal dünyasını sakatladı. “Düşkurdu Bir Düş Kurdu” çocuklarımıza çalınan hayallerini geri vermeyi amaçlıyor.

Günümüzde şiddetin ilkokul düzeyine indiği haberleri medyada çok sık yer alıyor. Durum artık “alarm” vermeye başladı. Bu ürkütücü gelişmenin en önemli sebebi, çocuklarımızın kendi kültürümüze ait olmayan yabancı iletişim bombardımanı altında kalmaları… Genç kuşakları eğitme ve eğlendirme misyonu, Batman, He-man, Action Man, Harry Potter, Barbie, Ninja Kaplumbağalar gibi “yaratık”ların eline kaldı.

İşte böyle bir eksikliğin farkına varan Hayykitap “Yaşasın Çocuklar” adıyla, bizim kültürümüze ait bir kitap dizisi başlattı. “Düşkurdu Bir Düş Kurdu” bu uzun soluklu projenin ilk adımı.

ŞİİRSEL TAŞ KİMDİR

1971 yılında İstanbul’da doğdu. Nişantaşı Anadolu Lisesi’ni bitirdikten sonra 1989 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’nde tıp öğrenimine başladı. 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü’nde başladığı ihtisası 1999 yılında tamamlayarak Radyasyon Onkolojisi Uzmanı oldu. İki yıldan beri tıp yayıncılığı ile uğraşıyor.

Kendini bildi bileli kalem elindeydi. Babasının ona verdiği isimden midir bilinmez, şiir onun için hep farklı bir yerde (hüznünün yanı başında) durdu ve yazamadığı zamanlarda bile orada beklemeyi sürdürdü. Kızı Okyanus Pera’nın doğumuyla kendini çocuk yazınının sihirli dünyasında buldu ve orada kalmak istedi. Şimdi dört yaşındaki kızı ve çiçekleriyle birlikte İstanbul’un eski zamanlarındaymışız izlenimini veren, saklı kalmış bir sokağında yaşıyor. Kızı resimlerini çiziyor, o öykülerini yazıyor.
Kaynak:Hürriyet 22 Mayıs 2006